Şartlar ne olursa olsun bugüne kadar erkeklerin kadınlardan "daha az" yaşadığı bilimsel bir gerçek. Hatta durum o kadar ciddi ki bu konuda yapılan bir araştırma, 85 ve üzeri yaşa ulaşmayı başaran insanlardan %67'sinin kadın olduğunu gösteriyor.
Erkeklerin ömrünün daha kısa olmasının hem alışkanlıklarla, hem de genlerinin altında yatan bazı sorunlarla alakası var.
Webtekno'daki habere göre; İsveç'in 1800 yılına kadar demografi hakkında topladığı veriler, o dönemlerde bile kadınların 33, erkeklerin ise 31 yaşına kadar yaşadığını gösteriyor. Bunun en büyük sebebi ise savaşlar, erkeklerin kadınlara göre çok daha aksiyonlu bir hayat tarzına sahip olması, alkol ve son olarak tütün kullanımı.
ERKEKLERİN ÖN LOBU DAHA GEÇ GELİŞİYOR
Bildiğiniz üzere bir eylemin sonuçlarını değerlendirmemizi veya yargılamamızı sağlayan şey, beynimizin ön lobudur. Bugüne kadar yapılan araştırmalar ise erkeklerin ön loblarının kadınlara göre daha geç geliştiğini ortaya koyuyor.
Sarhoşken araba kullanmaktan sinirlerine hakim olamayıp kendine veya çevredekilere zarar vermek de tam olarak bu yavaş gelişimden kaynaklanıyor diyebiliriz. 2007 yılında yapılan bir araştırma, erkeklerin cinayet, intihar ve kasten yaralanma gibi durumlar yüzünden zarar görme olasılıklarının kadınlara göre iki ila dört kat arasında daha fazla olduğunu gösteriyor.
Yani erkekler, yaptıkları bir hareketin kötü sonuçlar getirebileceğini kadınlara göre daha geç kavrıyor. Bu da onların daha fazla risk almasına, hatta hayatlarını tehlike altına atmasına yol açıyor.
ERKEKLER SAĞLIKLARINI DAHA AZ ÖNEMSİYOR
Bugüne kadar yapılan birçok araştırma, erkeklerin rutin doktor ziyaretlerinden çeşitli bahanelerle kaçtığını gösteriyor. Toplamda 500 erkeğin katıldığı Cleveland Clinic'in yaptığı araştırmaya göre; katılımcılardan %60'ı rutin bir şekilde doktora gitmeyi kesinlikle reddediyor.
Birçok aktiviteye saatlerini ayırıp 6 ayda taş çatlasa 90 dakikasını alacak doktor ziyaretlerini aksatan erkekler, doğal olarak herhangi bir ciddi hastalığa sahip olduklarında bunu çok geç fark ediyor. Bu da tedaviyi daha zor kılıyor ve daha fazla yaşamak adına önlemler almak için iş işten biraz geçmiş oluyor.
KADINLAR DAHA SAĞLIKLI GEN KOPYASINA SAHİP
Bilindiği üzere hem erkek hem de kadınlardaki çift kromozom bulunur. Kadınlarda iki X kromozomu yer alırken erkeklerde ise X ve Y kromozomları vardır. Kadınlar, iki X kromozomuna sahip olduğu için her genin sağlıklı bir kopyasını DNA'larında bulundururlar. Yani herhangi bir gende sorun varsa, bunu yedeği ile değiştirebilirler.
Erkeklerde ise durum biraz faklıdır. Sadece birer X ve Y kromozomlarına sahip oldukları için "daha sağlıklı bir gen" kopyası bulunduramazlar. Takviye imkanları olmadığı için de hücrelerinin zarar görmesi kadınlara göre daha olasıdır ve bu da onları daha ciddi hastalıklarla karşı karşıya getirme potansiyeline sahiptir.
ÖSTROJEN FARKI
Kadınlar, hayatları boyunca "gençlik iksiri" adı verilen östrojen hormonundan yararlanıyorlar. Vücutta antioksidan görevi gören bu hormon, hücrelere zarar veren zararlı kimyasalları temizleyebiliyor, kötü kolesterolü azaltırken bir yandan da kalp krizi riskini düşüren iyi kolesterolü artırıyor.
Erkeklerin sahip olduğu testosteron, kısa vadede vücudu daha güçlü kılsa da uzun vadede erkeklerin daha az yaşamasına yol açıyor. Bu hormon, kötü kolesterolü artırmakla kalmayıp aynı zamanda iyi kolesterolü de azaltıyor.
ERKEKLER DAHA ÇOK İNTİHARA EĞİLİMLİ
Notthingham Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı da dahil olmak üzere bugüne kadar yapılan birçok araştırma, erkeklerin kadınlara göre daha fazla intihara meyilli olduğunu gösteriyor.
İlginçtir ki kadınlar da en az erkekler kadar intihar etmeye çalışıyor, ancak uyguladıkları yöntemler erkeklere göre çok daha az ölümcül. Yani erkekler, bir kere intihar etmeye karar verdiklerinde ölmeyi tamamen garantileyerek bu yola koyuluyorlar.
İntihar sebebiyle ölüm oranının erkeklerde daha fazla olmasının bir diğer sebebi, bizi tekrar "az doktora gitme" faktörüne yönlendiriyor. Notthingham Üniversitesi'nden bilim insanlarının yaptığı araştırma, erkeklerin kadınlara göre çok daha az bir uzmandan psikolojik yardım almayı tercih ettiğini gösteriyor.
Yorum Yazın